My father was a taxi driver. He was bringing mosaic masters from Sungurlu to the Boğazköy excavations. On 15.06.1975 the construction works of the excavation house were just finished. When I was 14 years old, during the summer vacation I found myself in Boğazköy. I helped install the sinks, mirrors, and electrical equipment in the rooms of the new excavation house. Exactly a month later, excavations began in the Lower City of Boğazköy. I was promoted from construction site to excavation site. My first job was to wash ceramics. First of all, we built a ceramic garden where we classified the ceramics from the excavated areas according to their trench numbers. At that time, ceramics were put in nail boxes. These boxes were reinforced with metal sheet strips. The strips often cut our hands. Boehmer Bey (Rainer Michael Boehmer) was responsible for the ceramic garden. Because I was so small he used to call me “Little Hacı”(tr. Küçük Hacı). During the excavation season in 1976 I worked in the ceramic garden again. While I was washing ceramics, a thin-walled plate with incised pattern caught my attention. There were patterns on it that I could not identify. I immediately took it to Mr. Boehmer. He was very happy to see the piece. The next day he showed me a book in which a similar piece was published. He was grateful for my interest. We always had a good relationship with him. Boehmer had a beautiful Mercedes. One day, our excavation photographer G. Krien-Kummrow, and our small finds illustrator C. Hasse Bey got into his Mercedes and they invited me to the car. We set out for the famous Roma Ice Cream Shop, run by a Balkan immigrant family in Sungurlu. Since I was just a child, my mind was on ice cream, but at the same time, I felt that my presence in that car would be the first sign of my long-lasting work in Boğazköy. Indeed, for many years, I have worked there as a draftsman. I met many valuable people like Peter Neve, Kurt Bittel, Jürgen Seeher, and Andreas Schachner. I saw countless finds. The excavation site was for me a gateway to the world from my small village, which is located in the Bogazköy excavation site.
Babam taksiciydi. Sungurlu’dan mozaik ustalarını Boğazköy kazısına getirip götürüyordu. 15.06.1975 tarihinde kazı evi inşaatı yeni bitmişti. 14 yaşımda, yaz tatilindeyken kendimi Boğazköy‘de buldum. Kazı evinin odalarındaki lavaboların, aynaların ve elektrik aksamının takılmasına yardım etmiştim. Tam bir ay sonra Aşağı Şehir’de kazı başladı. İnşaat işlerinden kazıya terfi etmiştim. İlk işim seramik yıkamaktı. Öncelikle kazılan alanlardan gelen seramikleri açma numaralarına göre tasnif ettiğimiz bir seramik bahçesi yaptık. O zamanlar seramikler çivi sandıklarına konuyordu. Bu sandıklar metal saçtan şeritlerle sağlamlaştırılmıştı. Bu şeritler sık sık elimizi keserdi. Seramik bahçesinden Boehmer Bey (Prof. Dr. Rainer Michael Boehmer) sorumluydu. O kadar küçüktüm ki; bana „Küçük Hacı“ diye hitap ederdi. 1976 kazı sezonunda yine seramik bahçesindeydim. Seramik yıkarken çizgi bezemeli, ince cidarlı bir tabak parçası dikkatimi çekti. Üzerinde tanımlayamadığım figürler vardı. Hemen Boehmer Bey’e götürdüm. Parçayı görünce çok sevindi. Ertesi gün bana bu parçanın basılı olduğu kitabı gösterdi. Dikkatim için teşekkür etti. Sonra onunla hep iyi bir ilişkimiz oldu. Boehmer’in güzel bir Mercedes‘i vardı. Birgün kazı fotoğrafçımız G. Krien- Kummrow, küçük buluntu çizimcimiz C. Hasse Bey ile birlikte bindikleri arabaya beni de çağırdılar. Sungurlu’da Balkan göçmeni bir ailenin işlettiği meşhur Roma Dondurmacısı‘na doğru yola çıktık. Çocuk olduğum için aklım dondurmadaydı ama aynı zamanda o gün o arabadaki varlığımın, ilerde Boğazköy kazısı için yıllar boyunca çizim yapacağımın ilk işareti olacağını hissediyordum. Gerçekten de burada çalıştığım uzun yıllar boyunca Peter Neve, Kurt Bittel, Jürgen Seeher, Andreas Schachner ve daha sayamayacağım pek çok değerli insanla tanıştım. Sayısız buluntu gördüm. Kazı alanı benim için Boğazköy’e sokulan bu minik bir köyden dünyaya açılan bir kapı oldu.