Bergama’da Bir Stajyerin İzlenimleri: Sabır, Detay ve Pavonazzetto

Ben Yaren Esen, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde mimarlık öğrencisiyim ve 2024 Bergama Kazı kampanyasına Berlin Teknik Üniversitesi Tarihi Yapı Araştırma Ekibi ile stajyer olarak katılma fırsatı buldum. Bulunduğum ekibe doktora adayı Léa Geisler liderlik etti ve çalışmalarımızın odak noktası Bergama’daki Gymnasium’un Doğu Hamamı’ydı. Son iki yılda, yapının kalan bölümlerinin belgelenmesi başarıyla tamamlanmıştı. Bu yıl saha çalışmalarının son aşamasında, hamamın iç duvarlarını süsleyen mermer unsurların ayrıntılı belgelenmesine katkıda bulunma şansım oldu. Bu unsurlar arasında başlık ve taban profilleri, duvar kaplamaları, kapı çerçeveleri, dekoratif pencere pervazları ve hatta mermer pencere denizlikleri vardı; bunların hepsi mimari bir envanterde kayıtlıydı. Staj sırasında yapı parçalarının belgelenmesi ve kataloglanması için kullanılan farklı yöntemleri öğrendim.

İlk haftamda, 3D fotogrametri yazılımı kullanarak 3D nokta bulutu modelleri oluşturmayı öğrendim. Temel, başlık ve kolon gövdeleri gibi farklı kolon parçaları üzerinde çalıştık ve bu parçaların fotoğraflarının üstüne doğru ölçümler için koordinat sistemleri ekledik. Fotoğrafları yazılıma yükledikten sonra, yazılım nokta bulutu (point cloud) modelleri oluşturdu ve bu modelleri ağlara (mesh) dönüştürdük. Bu işlemler sabır ve hassasiyet gerektiriyordu ancak öğrenmesi oldukça ilginçti. Modeller hazır olduğunda ortografik görünümlerini çıktı aldık ve bunları parçaların ana hatlarını ve detaylarını el ile çizmek için bir altlık olarak kullandık. Kırıklar, oyuklar ve nişler gibi detayları özellikle işledik. Bu tür bir yazılımla ilk kez çalıştım; başta biraz zorlayıcı olmasına rağmen öğrenmesi oldukça keyifliydi ve yazılımı kısa sürede daha hakim bir şekilde kullanabildim. Hatta bu esnada fotoğrafçılığa gizli kalmış bir ilgimin olduğunu fark ettim ki bu daha önce kendimde keşfetmediğim bir şeydi.

Yaren, SFM 3D modeli için bir arşitravın fotoğrafını çekerken.

Dijital destekli çizim tekniklerini öğrenmenin yanı sıra, geleneksel manuel çizim yöntemleriyle de tanıştım. Parçaları hassas bir şekilde ölçmeyi ve elle olabildiğince birebir şekilde bunları kağıda aktarmayı öğrendim. İlk başta zor olsa da zamanla elim (ve gözlerim) alıştı ve gerçekten keyif aldım. Saatlerce tek bir parçanın detaylarına odaklanarak çizim yapmak oldukça sakinleştirici ve çizim yapmayı seven birisi olan benim için büyük ölçüde tatmin edici bir deneyimdi. Özellikle bu yöntem, her bir parçanın işçiliğini daha derin bir şekilde anlamamı sağladı ve bende büyük bir hayranlık uyandırdı.

Staj süresince, alanda diğer bir stajyer olan arkeoloji öğrencisi Dinemis ile çalıştım. Birlikte mermer parçalarını türlerine göre ayırdık ve bunu yaparken referans kitapçıklarını kullandık. Mermerlerin özelliklerini daha görünür hale getirmek için önce parçaları suyla ıslattık, sonra çizgi ölçek kullanarak farklı açılardan fotoğraflarını çektik ve tanımlama numaralarıyla etiketledik. Bu süreçte Pavonazzetto’nun en yaygın olanı olduğu birkaç renkli mermer türü tespit ettik. Diğer çeşitler arasında Breccia di Sette Bassi, Breccia Corallina ve Giallo Antico vardı; her biri kendine özgü renk ve deseniyle ayırt edilebiliyordu.

Ida, farklı mermer türlerini sınıflandırma ve tanımlamasını yaparken.
Dinemis, mermer bir baş profili manuel olarak çizerken.

Bu deneyim, farklı mermer türlerinin kökeni ve özellikleri hakkındaki anlayışımı derinleştirdi. Ayrıca arkeolojik ve mimari çalışmaları belgelerken dikkatli olmanın ve ayrıntılara odaklanmanın önemini öğretti.

En unutulmaz deneyimlerden biri, kazı evinde düzenlenen ‘Açık Kapı Günü’ (Tag der offenen Tür) etkinliğiydi. Bu etkinlikte, kazı çalışmalarına ilgi duyan ziyaretçiler yapılan işleri öğrenmek için geldiler. Léa, Ida, Dinemis ve ben mimari belgeleme ekibini temsil ederek çalışma yöntemlerimizi açıkladık ve soruları yanıtladık. İnsanlar meraklıydı ve detaylı sorular sordular; yaptığımız işleri paylaşmak heyecan vericiydi. Günün sonunda hepimiz yorulmuştuk ama gerçekten unutulmaz bir deneyimdi.

Saha çalışmasının yanı sıra, kazı evinde ekibin düzenlediği haftalık sunumlara da katıldım. Bu sunumlar seramik araştırmalarından antropolojik çalışmalara ve doktora tezlerine kadar çeşitli konuları kapsıyor, arkeolojinin farklı yönlerine olan hayranlığımı artırıyordu. Kazı evindeki herkes destekleyici ve nazikti. Ekip, kendimi her zaman teşvik edilmiş hissettiğim, sıcak ve işbirlikçi bir ortam yarattı. İletişim kurmak oldukça rahattı ve herkesin bildiklerini paylaşmaya hevesli olması çok hoşuma gitmişti.

Bu staj, bana belgeleme, çizim ve arkeolojik araştırmalar hakkında çok şey öğreten gerçekten değerli ve unutulmaz bir deneyimdi. Bana rehberlik eden ve destek olan herkese tüm kalbimle teşekkür ederim. Bir gün bu alana stajyer öğrenci olarak değil, çok daha fazlasını katabilecek bir mimar olarak dönmeyi umuyorum.

‘Açık Kapı Günü’ etkinliği sırasında Bauforschung (Mimari Araştırma ve Dokümantasyon) ekibi.
Grup fotoğrafı (Léa, Yaren ve Ida).

About the author